SOSYAL HİZMET YAKLAŞIMIYLA SURİYELİ GÖÇÜ
Öncelikle mülteci – göçmen arasındaki farkı açıklamak gerekmektedir. Türkiye de ki hukuk sisteminden kaynaklanan bazı karmaşıklıklar vardır. Uluslararası hukukta;
Mülteci Kime Denir?
Uluslararası hukukta “mülteci” kavramı, vatandaşı olduğu ülke dışında olan ve “ırkı, dini, tabiiyeti, belirli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi düşüncesi nedeniyle zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu” için vatandaşı olduğu ülkeye dönemeyen veya dönmek istemeyen kişileri ifade etmektedir (Vardar, 2015).[1]
Göçmen Kime Denir?
Göçmen; hem maddi ve sosyal durumlarını iyileştirmek hem de kendileri veya ailelerinin gelecekten beklentilerini arttırmak için başka bir ülkeye veya bölgeye göç eden kişi ve aile fertlerini kapsamaktadır. Esas olarak, ‘’ülkesinden zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için değil, eğitim ve çalışma gibi nedenlerle ayrılan kişiler’ ’olarak tanımlanabilir. Göçmenler, vatandaşı oldukları ülkelerin korumasından yararlanmaya devam ederlerken, daha iyi bir yaşam standardına kavuşabilmek için, kendi istekleri ile bu yolculuğa çıkarlar. (Vardar, 2015)
Peki Türkiye de kafa karışıklığının sebebi nedir?
Türkiye Cenevre sözleşmesini onayladı ancak Cenevre sözleşmesi ile düzenlenen coğrafi sınırlama ilkesini sürdürmeyi seçmiştir. Bu sebeple Türkiye Avrupa dışından gelenleri mülteci olarak kabul etmiyor.
Avrupa dışından gelenlerin üçüncü ülkeye yerleştirilinceye kadar, şartlı mülteci statüsünde geçici olarak Türkiye’de kalmasına izin veriliyor. Türkiye’de mültecilerin yasal statüleri ‘’Geçici koruma ‘’ statüsüdür.
Ancak “Uluslararası Af Örgütü, tüm Suriyelilerin prima facie (varışta mülteci) olarak uluslararası hukuk uyarınca mülteci korumasına hakları olduğu görüşündedir ve dolayısıyla Türkiye’de bulunan Suriyelileri, Türkiye hukukundaki statülerine bakmaksızın, mülteci olarak adlandırmaktadır.” (Vardar, 2015)[2]
Değineceğimiz başka bir konu da mülteci hakları. Bu konuda mültecilerin haklarının nasıl korunacağı ve hangi durumlarda ihlal edildiğini saptamak gerekmektedir ki sosyal hizmetin nerelerde nasıl rol oynayacağını anlayabilelim. Bu konu hakkında değineceğimiz alt başlık ve sorular şunlardır;
Mültecilerin hakları nelerdir?
Öncelikle, her mülteci güvenli sığınma hakkına sahiptir.
Fakat Uluslararası koruma, fiziksel güvenlikten fazlasını içerir. Mültecilere, en azından, ülkede yasal olarak ikamet eden diğer yabancılara sağlananlarla eşit haklar ve yardım, her bireyin sahip olması gereken temel ihtiyaçlar dahil olmak üzere, verilmelidir. Böylece, mülteciler düşünce ve dolaşım özgürlüğü, işkenceye ve onur kırıcı muameleye tabi olmama gibi temel medeni haklardan yararlanırlar. Benzer biçimde, sosyal ve ekonomik haklar, diğer bireylere olduğu gibi mültecilere de tanınır. Her mülteci sağlık hizmetlerinden yararlanabilmeli, her yetişkin mülteci çalışma hakkına sahip olmalı” ve hiçbir mülteci çocuk okula gitmekten alıkonulmamalıdır.
1951 Sözleşmesine göre mültecinin, ayırıma tabi tutulmaksızın (madde 3), vatandaşı olduğu ülkeye uygulanan istisnai tedbirlerden muaf olarak (madde 8) şu hakları vardır: Din özgürlüğü (madde 4), medeni haklardan yararlanma özgürlüğü (madde 12), menkul ve gayrimenkul edinme hakkı (madde 13), fikri ve sınai mülkiyet hakkı (madde 14), dernek hakları (madde 15), mahkemelerde taraf olma hakkı (madde 16), çalışma hakkı (madde 17), tarım, sanayi, sanat ve ticaret sahalarında iş yeri açmak ve şirket kurma hakkı (madde 18), ihtisas mesleğini icra etmek hakkı (madde 19), vesika (karne) hakkı (madde 20), mesken edinme hakkı (madde 21), eğitim hakkı (madde 22), sosyal yardım hakkı (madde 23), sosyal sigorta ve çalışma mevzuatından yararlanma hakkı (madde 24). Belli durumlarda, örneğin büyük ölçekli mülteci akınlarında, devletler dolaşım ve çalışma özgürlüğü ve tüm çocukların düzgün biçimde okula yerleştirilmesi gibi bazı hakları kısıtlama söz konusu olabilir. Bu tür kısıtlamalarda uluslararası toplumun desteği şarttır. Bu nedenle, sığınma kabul eden devlet veya diğer kuruluşlardan başka kaynak bulunmadığı durumlarda BMMYK, kendi temel ihtiyaçlarını karşılayamayan mülteciler ve diğer ilgili kişilere yardım sağlar. Bu yardım mali destek; gıda, hijyen veya barınma gibi ihtiyaçlara yönelik olabileceği gibi, bir kampta veya topluluk halinde yaşayan mülteciler için okul hastane yapılması gibi programlar şeklinde de olabilir. (Efe & Ulusoy, 2013)[3]
Sığınmacılar hapsedilebilir mi?
Hapis yalnızca kısa süreli, kesinlikle gerekli olması ve diğer seçenekler denendikten sonra uygulanması halinde kabul edilebilir. Kimliğin doğruluğunun araştırılması, sığınma talebinin dayanaklarının incelenmesi, kamu düzeninin korunması veya mültecilerin belgeleri yok etmeleri veya sahte belgeler kullanmaları kabul edilebilir amaçlar arasında yer almaktadır. Hapsedilen mültecilere hakları bildirilmelidir ki bu haklara, hapsedilmelerine itiraz etmek hakkı da dahildir. Sığınmacıların avukat ile görüşme hakları vardır ve bu görüşme için gerekli önlemler (tercüman, görüşme odası vb.) yetkililer tarafından temin edilmelidir. (Efe & Ulusoy, 2013)
Bilindiği üzere Suriye’den gelen mülteciler ülkemizde insanların kafasında çeşitli sorular ortaya çıkarmıştı. Suriyeliler iş yeri açabilir mi? vergi öder mi? eğitim hakları nelerdir? Suç işlediklerinde ne olur? vb. Bu soruların bazılarına yukarıda yanıt verdik.
Normal şartlar altında da dezavantajlı grup içerisinde bulunan kadınların bu durumdan nasıl etkilendikleri, hak ihlalleri gibi konularına değineceğimiz ayrı bir başlık da açmak istedim
Kadın mültecilerin sorunları nelerdir?
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği verilerine göre tüm dünyadaki mülteci nüfusunun %80’ini kadınlar ve çocuklar oluşturmaktadır. Sadece bu oran dahi bölgesel çatışma, iç savaş ve benzeri durumlarda öncelikle kadın ve çocukların mağdur olduğunu gözler önüne sermektedir. Ancak kadınların ülkelerinde başlayan sorunları ne yazık ki bir güvenli ülke arayışına çıktıkları yolculuklar boyunca da sürmektedir.
Mülteci kadınların, tüm sığınma süreci boyunca cinsiyete dayalı ayrımcılığa ve şiddete maruz kaldıkları bilinen bir gerçektir. Mülteci kadınlar;
* kaçışları öncesi ve esnasında fiziksel ve cinsel saldırı ve istismara;
* sığınma ülkesinde fiziksel ve cinsel saldırı ve istismara;
* eşlerinin istismarı ve terk etmesine;
* silahlı çatışmaya ve zorla askere alınmaya;
* cinsel sömürüye ve fahişeliğe zorlanmaya;
* kişi olarak tanınmamaya ve belge eksikliğine
* geri dönüşlerinden sonra fiziksel ve cinsel saldırı ve istismara maruz kalabilirler.
Sığınma öncesi, sığınma arama sırasında ve sığınma ülkesinde cinsiyete dayalı şiddete maruz kalan mülteci kadınlar özel korumaya, en azından sığınma ülkesinde mevcut haklardan eşit bir biçimde yararlanmaya ihtiyaç duyarlar. İşte burada sosyal hizmet etkin rol oynamaktadır.
Şöyle ki sosyal hizmet müracaatçı kişi ve gruplarını ulaşamayacakları ya da farkında olmadıkları kaynaklarla buluşturup. Self determinasyonlarını (kendi potansiyelini fark etme) sağlamak, mesleğin başlıca ilkelerindendir. Bu konuda BM’nin bünyesinde UNHCH (Birleşmiş milletler mülteci örgütü) kurumunun sağladığı bazı imkanlar vardır. Bu imkanlarla mülteci kadınlara verilebilecek destekler şunlardır.
- Güvenliklerinin nasıl iyileştirilebileceği konusunda kadınlarla konuşmak, kendi güvenliklerini etkileyen konularda kararlara dahil etmek;
- Kadın mültecilerden bilgi temin edilmeye çalışırken kadın personeli görevlendirmek;
- Mülteci kadınların uygun belgelere sahip olmalarını ve yardım verilmesine yönelik değerlendirmede kullanılan kayıt sürecine katılımlarını temin etmek.
- Kadınların rol ve sorumluluklarını genişletmek ve katılımlarını sağlamak;
- Kadın komitelerinin oluşturulmasını teşvik etmek;
- Gıda dağıtımındaki sorunları tespit etmek amacıyla kadın ve çocukların beslenme durumunu gözlemlemek;
- Kendileri için uygun olan ve kadınların, üreme sağlığı da dahil olmak üzere sağlık hizmetlerine eşit şekilde erişimini sağlayan sağlık programlarının tasarımına mülteci kadınları da dahil etmek;
- Kadın mültecilerin sağlık görevlisi olarak işe alınmalarına ve eğitilmelerine yönelik programlar geliştirmek;
- İşkence, tecavüz ve fiziksel ve cinsel istismarın diğer türlerinin mağdurları basta olmak üzere, mülteci kadınlar için danışmanlık ve akıl sağlığı hizmetleri kurmak;
- Mülteci kız çocukların, ilköğretim konusunda erkek çocuklarla eşit imkanlara sahip olmalarını temin etmek
- Şiddete özellikle açık kişiler ve grupları belirlemek, -örneğin, sakat aile üyeleri olan yalnız kadın aile reisleri vs.- ve özel koruma ve yardım sorunlarına hitap edecek uygun stratejiler geliştirmek;
- Ekonomik açıdan kendi kendine yeterli olmayı arttıracak programlara eşit erişim sağlamak;(UNHCR, 2017)[4]
Tüm bu haklardan bahsettikten sonra Türkiye de durum nedir? Sosyal hizmet mesleğinin görev ve sorumlulukları nelerdir ? , Suriyeli mültecilerin ülkeye sağladığı fayda ve zararlar nelerdir ? sorunlarına yanıt vererek devam edeceğiz
Kasım 2014 itibarıyla Türkiye’de resmi rakamlara göre 1.6, resmi olmayan rakamlara göre 2 milyon civarında Suriyeli göçmen yaşamaktadır. Suriyelilerin %85’i kamp dışında yaşamaktadır. Gelen göçlerin sonuçlarını madde madde inceleyelim.
- Kamplardan hastanelere 500.000’in üzerinde hasta sevk edilmiştir.
- Türkiye’de ameliyat edilen hasta sayısı 200.000’i aşmıştır.
- Türkiye Nisan 2011-Kasım 2014 döneminde göçmenler için 4.5 milyar dolar harcama yapmıştır.
- Resmi verilere göre Birleşmiş Milletler ve Avrupa ülkelerinden gelen yardım miktarı 246 milyon dolar civarındadır(Orhan & Senyücel, 2015)[5]
Suriyeli sığınmacıların Türkiye’ye toplumsal etkileri:
- Dil, kültür ve yaşam tarzı farklıkları toplumsal uyumu güçleştirmektedir.
- Yerel halk arasında çok eşlilik yaygınlaşmakta, buna bağlı olarak boşanma oranları artmaktadır.
- Çocuk işçiler yaygınlaşmaktadır.
- Etnik ve mezhepsel kutuplaşmayı tetikleyebilecek zemin oluşmaktadır.
- Suriyelilerin yaşam koşullarının zorluğu ve eğitim imkânından faydalanmıyor olması uzun vadede suç oranlarındaki artış da dâhil bazı sosyal sorunlara uygun zemin hazırlamaktadır. Buna rağmen Aralık 2014 itibarıyla kayda değer bir asayiş sorunun yaşanmaması önemlidir.
- Sancılı da olsa Suriyelilerin Türk toplumuna ‘’entegrasyon’’ süreci başlamıştır. 35.000’in üzerinde Suriyeli Türkiye’de doğmuştur. Suriyelilerle evlilik konusu bir taraftan tepkiye neden olurken diğer taraftan iki toplumun kaynaşmasına vesile olmaktadır. Çok sayıda yatırımcı ve küçük işletmeci sermayelerini, işlerini Türkiye’ye taşımıştır. Suriyelilerin önemli bir bölümünü çocuk ve genç yaştakiler oluşturmaktadır. Bu kesim Türkiye’de büyümektedir. Bunların çoğunluğu eğitim alamasa da yaşam içinde Türkçeyi öğrenmeye başlamıştır.(Orhan & Senyücel, 2015)
Suriyeli sığınmacıların Türkiye’ye ekonomik etkileri:
Suriyelilerin ekonomik alandaki etkilerine genel olarak bakıldığında risk ve fırsatların iç içe geçtiği bir tablo söz konusudur.
- Kiralarda artış gözlenmektedir ve kiralık ev bulmak giderek zorlaşmaktadır.
- Sınır illerinde enflasyon artışı ortaya çıkmıştır.
- Özellikle küçük işletmelerde kaçak işçi çalıştırma yaygınlaşmaktadır.
- Kaçak Suriyeli çalıştıran ve çalıştırmayan firmalar arasında haksız rekabet ortaya çıkmaktadır.(Orhan & Senyücel, 2015)[6]
Yerel halk iş fırsatlarının ellerinden alındığına inanmaktadır. Ancak iş dünyası açısından bakıldığında bu iddianın karşılığının olmadığı görülmektedir. Normal şartlarda işini kaybedecek kişiler de Suriyeliler nedeni ile işsiz kaldığını düşünmektedir. Ayrıca sığınmacılar genelde yerel halkın çalışmayı tercih etmediği alanlarda istihdam edilmektedir. Böylece vasıfsız işgücü gerektiren iş kollarında işgücü açığı kapanmaktadır.
- Suriyelilerin sınır illerinde işgücü açığını kapatması bölgedeki yatırım ortamına olumlu katkı sunmaktadır.
- Ücret düzeyinde önemli düşme gözlenmektedir.
- Suriye’deki ve Türkiye’deki Suriyelilere sağlanan insani yardım malzemelerinin ve hizmetlerin yerel firmalardan temin edilmesi, özellikle gıda ve tekstil firmaları için bir fırsat oluşturmaktadır.
Güvenlik riskleri:
- En ciddi güvenlik riski yerel halk arasında var olan tepkinin bir provokasyon neticesinde şiddet içeren kitlesel tepkiye dönüşmesi ihtimalidir.
- Sınıra yakın yerleşim alanlarında yaşayan yerel nüfusun en büyük kaygılardan biri kendilerini terör saldırılarına açık hissetmeleridir. (Orhan & Senyücel, 2015)
Bu başlıklar altında Suriyeli mülteciler hakkında bilinen yanlış yargılara da açıklık getirmiş bulunulmaktadır. Peki sosyal hizmet mesleğinin inceleme alanı içerisinde tüm bu haklar sorunlar ve riskler dahilinde neler yapılabilir?
Sosyal hizmet mesleki disiplini içerisinde çözüm ve öneriler
Sosyal hizmet bakım, koruma ve danışmanlık sağlayarak, insanların yaşamlarında karşılaştıkları güçlüklerin üstesinden gelmelerine yardım etmeyi amaçlayan mesleki faaliyetler bütünüdür. Sığınmacılık konusuna ilişkin sosyal hizmet müdahalesi geneli bir uygulamaya dayandırılmalıdır. Var olan durumlar, bütün yönleriyle ele alınmalı, bütüncül bir bakış açısı, problem çözme sürecine yansıtılmalıdır; çünkü mültecilik konusunda yaşanan bütün süreçlerin birbiriyle bağlantısı bulunmakta, bir aşama diğerini etkilemektedir. Sığınma deneyimi, insanlar için farklı tepkilerin gösterildiği bir süreçtir. Kişilerin bu deneyimine tepki, çok sevdiği bir insanı kaybeden bir kişinin hissettikleri ile bir benzerlik göstermektedir. Bu hisler; 1.şok, reddetme, inanmama, 2. Saldırganlık; 3. Kızgınlık; 4.Depresyon 5. İlginin kaybı, intihar girişimi, uyuşukluk; 6. Pazarlık; 7. Kabullenme; 8. Çözüm üretme 9. Rehabilitasyon bu sürecin en az hasarla atlatılabilmesi için Sosyal hizmetin bir amacı olarak güçlendirme, göçmen ve mültecilerin aile, grup ve toplumlar içindeki baş etme ve uyum yeteneklerini arttırmaya odaklanmalıdır. Diğer bir deyişle, güçlendirmenin amacı bu kişilere başkalarıyla ilişkiler yaratabilmelerinde ve güçlü hale getirme konusunda diğer sosyal hizmetler ile “bağlantı kurma” kapasitelerini arttırmalarına yardımcı olmaktır.
Mülteciler için sosyal hizmetler kendi kendilerine yetebilme, karşılaştıkları acil sorunları çözebilme ve aynı zamanda da emniyet duygusu inşa edebilme becerilerini geliştirmeye odaklanır.
Peki sosyal çalışmacı sahada ne gibi süreçlerde rol oynar?
- Danışmanlık: Mültecilere ihtiyaç duydukları her konuda danışmanlık verilmektedir.
- Savunuculuk: Gerektiğinde mültecilerin haklarını savunabilmektedir.
- Bilgi verme: Mülteciye ihtiyaç duyduğu her konuda bilgi verebilmekte ve yönlendirebilmektedir.
- Kaynaklarla buluşturma: Müracaatçıları toplumdaki kaynaklarla buluşturma anlamında çalışmalar yapabilmektedir.
- Güçlendirme: Mültecileri içinde bulundukları tüm güçlüklere karşı koymaları yönünde çalışmalar yapabilmektedir. Müracaatçıları güçlendirirken SHU “güç” kaynaklarına başvurma gereksinimi duyabilir: (1) Para, iş, barınak, sağlık bakımı ve eğitim gibi kaynaklara nereden ulaşılabileceği ile ilgili ve onlara nasıl güvenli olarak ulaşılacağı konusunda bilgi sahibi olma ya da haberdar olma (2) Ülkedeki sorun çözme yetenekleri kadar sivil, politik ve yasal sistemler hakkında bilgi, (3) Sosyal sistemler ya da örgütlerle başa çıkmada etkili olan tutum ve davranışlar seti ya da kişisel beceriler ve (4) Müracaatçıların etnik toplumunun içinde ve dışında yer alan, arkadaş ya da tanıdıklar gibi iletişim ağları inşa etmelerinde katkısı olacak destek sistemlerini bilmek
- Toplumla bütünleştirme: Toplumların mültecilere yönelik ön yargıları nedeniyle mülteciler çok zorluk yaşamaktadırlar. Bu anlamda mültecileri ve toplumu bütünleştirme çalışmaları yapabilmektedirler. Ayrıca toplumu da bu konuda bilgilendirmektedirler
Bu süreçler potansiyellerini fark ettirip kendi kendilerine yetebilmelerini sağlar. Kimi gruplar için kalıcı çözümler olmayabilir bu sebeple aslına bakılacak olursa Suriyeli göçmenler için 3 temel kalıcı çözüm vardır.
Gönüllü olarak vatanlarına dönme: en çok tercih edilen çözümdür. Fakat gerçekleşmesi zor bir çözümdür. Temelde kişilerin ülkelerindeki yaşam koşulları iyi olduğunda, ülkelerini terk etmeyecekleri varsayımından hareket edilir. Ülkedeki baskı yaratan koşulların kalkması ile insanların ülkelerine dönecekleri düşünülmektedir. Fakat ülkelerinin koşullarının değişmesi için kökten değişiklikler gerekir, bu da çoğu zaman çok zordur.
Yerel Yerleşim: Gönüllü geri dönüşüm mümkün olmadığında en çok başvurulan çözümdür. Mültecileri, ikamet ettikleri ülkede kendi kendilerine yetebilecek hale getirecek düzenlemelerdir.
Üçüncü ülkeye yerleştirme: Yerel bütünleşme mümkün değilse, diğer bir ülkeye yerleştirme söz konusudur. Bu mültecilere gerekli danışmanlık ve ön hazırlama hizmetleri verilmelidir.
Bu araştırmada Suriyeli mültecilerin haklarından, dezavantajlı bir grup olan kadınların mülteci statüsünde yaşadıkları problemlerden ve çözümlerinden, Türkiye’de Suriyeli mültecilere karşı gelişen bazı yargıların araştırmalarından ve son olarak da Suriyeli göçmenler konusuna sosyal hizmet bakış açısıyla yaklaşımın nasıl olduğu açıklanmıştır.
HÜMEYRA ÖZTEKİN
SOSYAL HİZMET ÖĞRENCİSİ
Kaynakça
Efe, S., & Ulusoy, O. (2013). 117 Soruda Mülteci Hakları. Ankara: İnsan Hakları Gündemi Derneği.
Orhan, O., & Senyücel, S. (2015). Suriyeli Sığınmacıların Türkiye’ye Etkileri. ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ. TESEV.
UNHCR. (2017). Tüm Mültecilerin Yaşadığı Koruma Sorunları Kadınlar Tarafından da Paylaşılır.
Vardar, N. (2015, Eylül). Mülteci, Göçmen, Sığınmacı Arasındaki Farklar? Bağımsız İletişim Ağı: https://www.bianet.org/bianet/toplum/167434-multeci-gocmen-siginmaci-arasindaki-farklar adresinden alındı
[1] Vardar, N. (2015, Eylül). Mülteci, Göçmen, Sığınmacı Arasındaki Farklar? Bağımsız İletişim Ağı: https://www.bianet.org/bianet/toplum/167434-multeci-gocmen-siginmaci-arasindaki-farklar adresinden alındı
[2] Vardar, N. (2015, Eylül). Mülteci, Göçmen, Sığınmacı Arasındaki Farklar? Bağımsız İletişim Ağı: https://www.bianet.org/bianet/toplum/167434-multeci-gocmen-siginmaci-arasindaki-farklar adresinden alındı
[3] Efe, S., & Ulusoy, O. (2013). 117 Soruda Mülteci Hakları. Ankara: İnsan Hakları Gündemi Derneği.
[4] UNHCR. (2017). Tüm Mültecilerin Yaşadığı Koruma Sorunları Kadınlar Tarafından da Paylaşılır.
[5] Orhan, O., & Senyücel, S. (2015). Suriyeli Sığınmacıların Türkiye’ye Etkileri. ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ. TESEV.
[6] Orhan, O., & Senyücel, S. (2015). Suriyeli Sığınmacıların Türkiye’ye Etkileri. ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ. TESEV.