İLİŞKİ BAĞIMLILIĞI
Konunuzla ilişkili bağımlılık alanını tanımlayarak, dünyadaki ve Türkiye’deki boyutlarını, neden, kimler için risk faktörü olduğunu, sosyal alanla nasıl ilişkilendiğini açıklayın.
“İlişki bağımlısı” terimi ilk kez, alkolik ailelere üye bireylerde kullanılmaya başlanmıştır. 1940 ve 1950’li yıllarda “alkol” ve “madde bağımlılığı” tedavisinde kullanılmaya başlanan bir terim olarak literatürde yer almaya başlamıştır. İlk kullanıldığı yıllarda madde bağımlısı olmayan eşin, madde bağımlısı olan eşini sosyal ilişkilerinde yalnız bırakmayıp korumacı yaklaşım sergilemesi olarak ifade edilmiştir. Eş, madde/alkol bağımlısı olan eşin “tüm ihtiyaçlarını” karşılamaya çalışırken farkında olmadan eşinin “madde ya da alkol bağımlılığını” devam ettirmesine neden olmaktadır. Bu tip bireylere “eş-alkolik” denmiştir. 1980’lerde feministlerin dikkatini çeken durum, erkeklerin alkol ve uyuşturucu kullanmalarının sorumlusu olarak kadınları suçlanmasına neden olmuş ve kadınların erkeklerden daha hasta oldukları “ilişki bağımlılığı” kavramıyla açıklanmaya çalışılmıştır. Bilimsel anlamda ilk tanımı 1989’da Amerika’da düzenlenen “Uluslararası İlişki Bağımlılığı Konferansı” nda yapılmıştır. Konferansta ilişki bağımlılığının, devam eden kompulsif davranışlar örüntüsü olduğu ve benlik değerini arttırabilmek için bireyin başkalarının düşüncelerini benimsemesiyle gelişen rahatsız edici bir bağımlılık olduğu kabul edilmiştir. DSM-5’te “bağımlı kişilik bozukluğu” olarak ifade edilmiştir. İlişki Bağımlılığı kavramına ilişkin bir değerlendirme yapıldığında, literatüre göre Türkiye’de ilişki, sevgi ve aşk bağımlılığı aynı kavram olarak değerlendirilmekte, yurtdışında ise bu kavramlara ilişkin farklı tanımlamalar yapılmaktadır. Prof. Dr. Gülsüm Ançel, ilişki bağımlılığını herhangi bir nedenle başkasının bakımına gereksinim duyan bir kişi ile bakım sağlayan kişi arasında gelişen, kişilerin karşılıklı olarak birbirlerinin bağımlılıklarını destekledikleri ve sürdürdükleri patolojik bir ilişki türü olarak tanımlamıştır. Fischer, Spann ve Crawford, yaptıkları çalışmada ilişki bağımlılığını, dışarıdan birine aşırı müdahalede bulunma, duyguları dışa yansıtmada eksiklik gibi diğerleriyle olan ilişkilerde olumsuz durumlar yaratan bir davranış kalıbı olarak açıklamışlardır. Sioui ve Tousignant ise ilişki bağımlılığını, bireyin başkalarına güven geliştirmeye dair korku ve güçsüzlük yaşaması sonucu kişisel ilişkilerinde samimiyetten uzak ve diğerlerine aşırı odaklı davranışlar geliştirmesi biçiminde tanımlamışlardır. İkili ilişkilerde, aile ilişkilerinde, örneğin anne ve kız arasında bu gibi bağımlılık olabilir. Konu ne olursa olsun kesin bir bağlılığın söz konusu olduğu ilişkilerde bağımlı olan kişi yaşamaya devam etmek için bağımlı olduğu insana ihtiyacı olduğunu, huzurunun bağımlı olduğu kişiye endeksli olduğunu ve bu nedenle o kişinin vazgeçilmez olduğunu düşünür. Burada söz konusu olan duygularla çok yakından ilişkili olan psikolojik bir bağımlılıktır.
İlişki Bağımlısı Olmada Risk Faktörleri: Alkolik aile unsuru, ailede görülen fiziksel ve ruhsal rahatsızlıklar, ebeveynlik stilleri, bağlanma stilleri, kişilik özellikleri, cinsiyet gibi faktörler ilişki bağımlılığı oluşmasını etkilemektedir.
Eş bağımlı kişilerin karakteristik özellikleri: Her şeyi kişisel olarak algılama, boyun eğicilik, düşük benlik algısı, başkalarının davranışlarına karşı aşırı sorumluluk, sevme ile acıma ve üzüntü arasındaki farkı ayırt etmede zorluk, her zaman kendine düşünenin fazlasını yapma eğilimi, gösterdikleri çaba fark edilmediğinde incinme, gerçek dışı düşüncelerle meşgul olma, mükemmeliyetçilik, sınır koyamama, ilişkilere sağlıksız bağlılık, terk edilme korkusuyla ilişkiye tutunmak için her şeyi yapma eğilimi, aşırı tanınma ve onaylanma ihtiyacı, başkalarını kontrol etme ihtiyacı, kendisine ve başkalarına karşı güven eksikliği, terk edilme ve yalnız kalma korkusu, duyguları tanımlamakta güçlük, samimiyet ve sınırlar ile ilgili sorunlar, kronik öfke, yalan söyleme, karar vermede zorluk, değişime karşı aşırı direnç ve zorlanmak
Eş bağımlı kişiler, çoğunlukla düşük benlik saygısına sahiptirler ve kendilerini daha iyi hissetmek için bir arayış içindedirler. Bu süreçte bazıları kendilerini daha iyi hissetmek için alkol, uyuşturucu ve sigarayı dener; bazıları ise işkoliklik, kumar, seks, internet ve teknoloji bağımlılığı gibi daha dürtüsel davranışlar geliştirebilirler. İyi niyetlidirler, zorluk çeken insanlarla ilgilenmeye çalışırlar, bakım veren rolünü üstlenirler. Eş bağımlılar, aile kayıp yaşadığında, o rolü gönüllü olarak üstelenebilir; bir anne çocuğu için mazeretler bulabilir, bir eş, eşinin alkol kullanımının tüm zararlarını ört bas edebilir, ya da bir baba, çocuğunun ceza almaması için delilleri ortadan kaldırabilir. Burada asıl sorun; tekrarlayan kurtarma girişimlerinin, kişinin kurtulmasından ziyade aslında kullanımına devam etmesine olanak tanımasıdır. Bir süre sonra eş bağımlının sağlıksız olan davranışlarına karşı da bağımlılık gelişir ancak eş bağımlı, aradaki ilişkiyi güven olarak yorumlar ve bundan memnuniyet duymaya başlar. Bu, onun için bir ödül olur. Bakım verici, ya da ihtiyaç karşılayan olmak zorlayıcı olmaya başladığında ise eş bağımlı kişi, çaresizlik hisseder; ancak tıpkı bağımlılıkta olduğu gibi döngüyü kıramaz. Eş bağımlılar kendilerini mağdur olarak görürler ve bu mağduriyetlerini kendi arkadaş ve aşk ilişkilerine de yansıtırlar.
Meltem Altun
KAYNAKÇA
Cengiz, Neslihan, 2018, Üniversite Öğrencilerinde İlişki Bağımlılığının Bağlanma Stilleri Açısından İncelenmesi
Havaçeliği, Demet, 2013, Partner İlişkilerindeki İlişki Bağımlılığının Ebeveyn Bağlanma Stilleri ve Madde Kullanımı ile İlişkisi
Mukba,Gamze, 2013, Üniversite Öğrencilerinde İlişki Bağımlılığının Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi
Mukba, Gamze; Tanha, Fuat, 2014, Spann-Fischer İlişki Bağımlılığı Ölçeği’nin Türkçe’ye Uyarlama
Yıldızhan, Yunus,2019, Madde Bağımlısı Bireylerde Bağlanma Stilleri ve İlişki Bağımlılığı